Atatürk ilkeleri, altý ana baþlýk altýnda toplanabilir:
Cumhuriyetçilik:
Atatürk devrimleri siyasi nitelik taþýr. Çok uluslu bir Ýmparatorluktan ulus devlete geçiþ gerçekleþtirilmiþ ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliði oluþturulmuþtur. Bu kimliðin oluþmasýnda, kul nitelikli insanlarýn yurttaþ-birey niteliði kazanmasý önemli bir noktadýr. Atatürk bunun yolunu, kýsaca halkýn kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet?te görmüþtür.
Halkçýlýk:
Gerek içeriði gerekse hedefleri açýsýndan bakýldýðýnda, Cumhuriyet Devrimi ayrýca bir sosyal devrim niteliði de taþýr. Baþta Ýsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batý kanunlarýnýn Türkiye'de uygulamaya konulmasýyla birlikte kadýnlarýn statüsünde köklü deðiþiklikler olmuþ, 1934 yýlýnda kabul edilen bir kanun ile kadýnlar seçme ve seçilme hakkýný almýþlardýr. Atatürk çeþitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduðunu söylemiþtir. Aslýnda bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliðindedir. Halkçýlýk ilkesi sýnýf ayrýcalýklarýna ve sýnýf farklýlýklarýna karþý olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sýnýfýn veya organizasyonun diðerlerinin daha üzerinde olmasýný kabul etmemek demektir. Halkçýlýk, Türk vatandaþlýðý olarak ifade edilen bir fikre dayanýr. Gurur ile birleþen vatandaþlýk fikri, halkýn daha fazla çalýþmasý için gerekli psikolojik teþviki saðlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliðin kazanýlmasýna yardýmcý olur.
Laiklik:
Laiklik yalnýzca devlet ve dinin birbirinden ayrýlmasý anlamýna gelmez ayrýca eðitim, kültür ve yasama alanlarýnýn da dinden baðýmsýz olmasý anlamýný taþýr. Laiklik, devletin dini düþünce ve dini kuruluþlarýn etkisinden baðýmsýz olmasý, ve genel olarak düþünce özgürlüðü anlamýna gelmektedir.
Devrimlerin birçoðu laikliði gerçekleþtirmek amacýyla yapýlmýþ ve diðerleri ise laikliðe ulaþýlmýþ olmasý sayesinde gerçekleþtirilebilmiþtir. Laiklik ilkesi akýlcý ve dini siyasetin dýþýnda tutan bir ilkedir.
Osmanlý döneminde matbaanýn geciktirilmesinde olduðu gibi dinin yenilikler karþýsýnda nasýl tutucu bir silah haline geldiðini yaþamýþ olan Türkiye Cumhuriyeti kurucularý açýsýndan dinin din dýþý sivil yapý üzerinde yaratabileceði baskýlarý önlemenin bir aracýdýr.
Devrimcilik:
Atatürk'ün ortaya koyduðu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamý Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluþlarýný modern kuruluþlarla deðiþtirmiþ olmasýdýr. Geleneksel kavramlarýn bir kenara itilip modern kavramlarýn benimsenmesi demektir. Devrimcilik ilkesi, yapýlmýþ olan devrimlerin tanýnýp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiþtir.
Milliyetçilik:
Cumhuriyet devrimi ayrýca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ýrkçý bir yapýda deðildir; yurtseverlikle sýnýrlýdýr. Bu devrimin amacý, Türkiye Cumhuriyetinin baðýmsýzlýðýnýn korunmasý ve ayrýca Cumhuriyetin siyasal yönden geliþmesidir.
Bu milliyetçilik, tüm diðer uluslarýn baðýmsýzlýk haklarýna saygýlýdýr; sosyal içeriklidir; yalnýzca anti - emperyalist olmayýp, ayný zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sýnýfýn Türk toplumunu yönetmesine de karþýdýr ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vataný ve halký ile bölünmez bir bütün olduðu ilkesine inanmaktadýr.
Devletçilik:
Mustafa Kemal Atatürk yapmýþ olduðu açýklamalarda ve politikalarýnda Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik geliþmeye önemli ölçüde baðlý olduðunu ifade etmiþtir. Bu baðlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediði veya yetersiz kaldýðý ya da ulusal çýkarlarýn gerekli kýldýðý alanlara girmesi anlamýnda yorumlamaktadýr. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasýnda, devlet yalnýzca ekonomik faaliyetlerin temel kaynaðýný teþkil etmemiþ, ayný zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluþlarýnýn da sahibi olmuþtur.