Milli çýkarlar ve devlet iþlerinde son derece titiz olan, hiç bir mazeret kabul etmeyen Atatürkkendi saðlýðýna gerektiði kadar özen göstermiyordu. Genellikle saðlýk kurallarýna uymak alýþkanlýðý yoktu. Yaþayýþ tarzýnýn saðlýðýna verebileceði zararlara karþý kayýtsýz kalmaktaydý. Geceleri çok geç yatmakta, bir mesele üzerinde durulduðunda aralýksýz çalýþmaktaydý. Büyük Nutku dikte ettirirken çalýþanlardan bayýlanlar olduðu halde, o ara vermeden dikte etmeðe devam etmiþti. Okumaya meraklý olan Atatürk ilgi duyduðu bir kitabý ne kadar hacimli olursa olsun saatlerce okur bitirmeden býrakmazdý. Ancak 1937lere gelindiðinde, yorgunluk belirtileri ortaya çýkmýþtý. Saçlarý azalmýþ, yüz çizgileri derinleþmiþti. Burun kanamalarý ve kaþýntýlardan þikâyetleri vardý.
Daha gerilere gidildiðinde, genç Mustafa Kemalin Manastýr Askerî Ýdadisinde ciddi bir sýtma hastalýðý geçirdiði bilinmektedir512a. Trablusgarba giderken at vurmasýndan Ýskenderiyede tedavi gördüðünü Salih Bozokun anýlarýndan öðreniyoruz. Derne savaþlarýnda gözünden yaralanmýþ ve Viyanada tedavi görmüþtü. Büyük Harp sýrasýnda baþlayan böbrek rahatsýzlýðý uzun süreler devam etmiþti. Böbrek rahatsýzlýðý nedeniyle 1918de Avusturyada Karlsbad kaplýcalarýnda tedavi görmüþtü. Millî Mücadele esnasýnda da böbrek sancýlarýnýn devam ettiði, Sakarya öncesinde üç kaburga kemiðinin kýrýldýðý bilinmektedir. Cumhurbaþkanlýðý döneminde, 1924 ve 1927de kalp rahatsýzlýklarý geçirmiþse de gerekli tedavi sonucunda saðlýðýna kavuþmuþtu. 1936da da soðuk algýnlýðý sonucu ateþli bir akciðer rahatsýzlýðý geçirmiþti. Bu geliþmelere raðmen, yakýnlarý onun gayet sýhhatli olduðu kanýsýndaydýlar. Ancak 1937 baþlarýndan itibaren Atatürkün durumunda yukarýda belirtilen rahatsýzlýklar kendini göstermeye baþlamýþtý. Ancak bu belirtiler gerektiði gibi ciddiye alýnmamýþ geçici tedbirlerle yetinilmiþti.
Atatürkün rahatsýzlýðýna ilk teþhisi koyan Yalova Termal Kaplýcalarý Müdürü Dr. Nihat Reþat Belgerdir. 22 Ocak 1938de Dr. Belger kendisini muayene ettiðinde tereddüt etmeden teþhisini koyar. Kaþýntýnýn sebebi karaciðer büyümesi ve sertleþmesidir. Olay yemek ve özellikle içmekle ilgilidir. Kesin taný için özel doktoru Prof. Dr. Neþet Ömer Ýrdelp çaðrýlýr. Onun da teþhisi aynýdýr. Hastalýk sirozdur Ciddi bir perhiz ve istirahat gereklidir.
Atatürk bir kaç gün dinlenir 1 Þubatta Gemlik Suni Ýpek Fabrikasýný, 2 Þubatta Merinos Fabrikasýný açmak için Bursaya gelir. Fabrika açýlýþlarýný yapar. Düzenlenen baloya katýlýr. Dans eder. Sarý zeybek oynar. Yorulur. Çýkýþta geceleðin bir süre soðukta yürür. Ertesi gün Dolmabahçe sarayýna döndüðünde bitkindir. Ateþlenmiþtir. On günlük bir tedaviden sonra zatürre atlatýlmýþtýr.
Ancak Ankarada Balkan Antantý toplantýsý vardýr. 25 Þubat 1938de Ankaraya yanýnda Ýsmet Ýnönü olduðu halde döner. Ankarada Balkan devlet adamlarý ile uzun görüþmeler yapar, þereflerine ziyafetler verir.
Bütün bu çabalar onu yormuþtur. Hastalýðýnýn artmasý üzerine, 6 Martta Türk doktorlarý tarafýndan bir konsültasyon yapýlmýþtýr. Fransadan da tanýnmýþ uzman Prof. Dr. Fiessinger davet edilir. Fransýz profesör teþhisi doðrular (28 Mart 1938). Fransýz Profesör Atatürke Büyük kumandan büyük harpler yaptýnýz. Muzaffer oldunuz. Ama bu iþin kumandaný da benim. Siz bana tâbi olacaksýnýz, bana yardým edeceksiniz der. Bu ifade Atatürkün hoþuna gider ve doktorun tavsiyelerine uymaya gayret eder.
Hastaya mutlak dinlenme ve perhiz öngörülmüþtür. Hükümet ilk defa 30 Martta Cumhurbaþkanýnýn hastalýðý ile ilgili resmî bir bildiri yayýnlar. Bildiride, Fiessingerin muayenesi sonucunda Atatürkün saðlýðýnda endiþe edilecek bir durum olmadýðý ve kendine bir buçuk ay dinlenmenin yeterli görüldüðü belirtilir.
Ancak Atatürk Cumhurbaþkanlýðý görevini aksatmadan yürütmek ve bilhassa kiþisel bir meselesi gibi algýladýðý Hatay sorununu sonuçlandýrmak kararýndadýr. Fransanýn Hatay iþini savsaklamasýndan rahatsýzdýr. Türkiyenin bu konudaki kesin kararlýlýðýný göstermek için 20 Mayýsta Mersinde askerî birliklerin geçit törenini izler ve 24 Mayýsta Adanada askerî birlikleri denetler, Ankaraya döndüðünde bitkindir. Ankarada sadece bir gün kalýr. 26 Mayýsta Ýstanbula hareket eder. Bu artýk Ankaraya dönüþü olmayan bir yolculuktur. Deniz havasýnýn kendisine iyi geleceði ümit edilmektedir. Bu iþ için güzel bir yat, Savarona alýnmýþtýr. 29 Mayýsta yapýlan muayenede karnýnda su toplanmaya baþladýðý görüldü. 1 Haziranda
Bir çocuðun oyuncaðýný beklemesi gibi beklediði Savarona yatýna girer ve 25 Temmuza kadar orada kalýr. Artýk üzüntülü günler baþlamýþtýr. Geminin içi yaz sýcaðýnda kavrulmaktadýr. Oraya buraya serpiþtiren buzlar havayý serinletmeye yeterli deðildir. 8 Temmuzda Prof. Fiessinger 2. defa gelir. Gerekli uyarýlarda bulunur. Mutlak istirahat önerisine raðmen, Atatürk, 9 Temmuzda Savaronada Bakanlar Kuruluna saatlerce baþkanlýk eder, yorulur. Fiessinger 16 Temmuzda 3. defa gelir. Hastanýn durumu nazikleþmiþtir. 24/25 Temmuz gecesi Dolmabahçe sarayýna nakledilir.
Artýk hastalýðýn üçüncü evresi baþlamýþtýr. 31 Temmuz-8 Aðustos arasýnda Viyana ve Berlinden gelen profesörlerle Türk meslekdaþlarý Atatürke konsültasyon yaparlar. Ancak hastalýða bir çare bulamazlar.
Hastalýðýna raðmen, Atatürk Sarayda Baþbakan, Bakanlar, elçiler, komutanlarý kabul ve ülke meselelerini sürekli takip etmekteydi. 3 Eylül 1938de Hatay Devletinin kuruluþunu Cumhuriyet Hükümetinin bir baþarýsý olarak coþkuyla kutladý. 5 Eylülde vasiyetini yazdý. Buna göre: Sahip olduðu bütün para ve hisse senetleriyle Çankayadaki taþýnýr taþýnmaz mallarýný C.H.Pne terkediyordu. Ancak para ve hisse senetleri Ýþ Bankasý tarafýndan faizlendirilecek, her sene faizden yaþadýklarý sürece adýný saydýklarý yakýnlarýna, kendi tespit ettiði miktar üzerinden belirli birer aylýk verilecek, ayrýca Ýsmet Ýnönünün çocuklarýna öðrenimleri için gerekli yardým yapýlacaktý. Her sene faizden arta kalan miktar yarý yarýya Türk Tarih ve Dil Kurumlarýna tahsis edilecekti. Bütün taþýnmaz mallarýný, daha önce, hazineye ve belediyelere baðýþlamýþtý.
6 Eylülde Prof. Fiessinger dördüncü defa gelmiþtir. Hastanýn durumu nazikleþmiþtir. Karýnda toplanan su rahatsýzlýðý artýrmaktadýr. Karýn ponksiyonu yapýlarak, toplanan su dýþarý alýnarak Atatürk ferahlatýlmýþtýr. 11 Eylülde düzenlenen raporda kesin istirahat örgörülmüþtür. Ziyaretler sýnýrlý olacak. yatakta dinlenmeye devam edilecek her türlü yorgunluktan kaçýnýlacaktýr.
Sonraki günlerde karýnda asit toplanmasý ilerlemiþtir. Genel durumda çok yorgunluk ve takatsýzlýk vardýr. Atatürkün çok arzu etmesine raðmen, 29 Ekim törenleri için Ankaraya gitmek projesi, doktorlarca ertelenmiþtir. 22 Eylülde 2. defa ponksiyon yapýlmýþ, karýnda biriken su dýþarý alýnarak büyük hasta ferahlatýlmýþtýr. Sonraki günlerde de Cumhurbaþkaný sivil askerî erkâný kabul ile devlet iþleriyle meþgul olmaya devam etmiþtir.
Ne varki sinsi hastalýk ilerlemekteydi. 16 Ekim akþamý ilk aðýr koma gelir. Koma durumu 19 Ekime kadar devam eder. Cumhurbaþkanlýðý Genel Sekreterliði 23 Ekim gününe kadar sabah ve akþam günde iki defa saðlýk durumunu belirten bildiriler yayýnlar.
Atatürk komayý 20 Ekimde atlatýr. Cumhurbaþkanýnýn arzusu, mümkün olduðu kadar çabuk Ankaraya gitmek, eseri olan Cumhuriyetin 15. yýldönümü törenlerine katýlmaktýr. Fakat bu mümkün deðildir. 29 Ekimde baðrýndan çýktýðý orduya bir mesajla seslenir: Zaferleri ve mazisi insanlýk tarihi ile baþlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurlarýný taþýyan kahraman Türk Ordusu
Türk vatanýnýn ve Türklük camiasýnýn þan ve þerefini dahilî ve haricî her türlü tehlikelere karþý korumaktan ibaret vazifeni her an yapmaya hazýr olduðuna benim ve büyük ulusumuzun tam iman ve itimadýmýz vardýr. sözleri ile ordunun bayramýný kutlar.
1 Kasým 1938de TBMM toplantýsýnýn açýþ konuþmasýný onun yerine Celâl Bayar okur. Yakýnlarý ile son görüþmesi 6 kasýmdadýr. 7 Kasýmda kesin emirleri üzerine, karýna 3. defa ponksiyon yapýlarak su alýnýr. 8 Kasýmda Atatürk tekrar aðýr bir komaya girer. Saat 19 dolaylarýnda baþlayan koma gittikçe aðýrlaþýr. Cuhurbaþkanlýðý Genel Sekreterliði tekrar resmî bildiri yayýnlamaya baþlar. 9 Kasým 1938de saat 24de yayýnlanan bildiride umumî durumunun tehlikeli bir hal aldýðý vurgulanýr.
Nihayet 10 Kasým Perþembe günü sevgili Atatürk, kendisini tedavi etmeye çabalayan hekimlerinin gözyaþlarý arasýnda, saat 9.05te hayata veda eder.
Hükümet acý haberi millete bir bildiri ile duyurdu.
Türk Milleti Ulu þefini, insanlýk büyük evlâdýný kaybetti. Milletimize içimiz yanarak bu tarife sýðmayan ziyandan dolayý ve derin taziyelerimizi sunarýz
Ölmez olan onun büyük eseri Cumhuriyet Türkiyesidir
Bugün ayrýlýðýna aðladýðýmýz Büyük Þefimiz Atatürk, her vakit Türk Milletine güvendi
Ebedî Türk Milleti, onun eserlerini ebediyete kadar yaþatacaktýr. Türk gençliði onun kýymetli emaneti olan Türkiye Cumhuriyetini daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir. Kemal Atatürk, Türkün tarihinde ve gönlünde daima yaþayacaktýr
Haber yurt içinde çok büyük üzüntü yarattý. Dünya da geniþ yankýlara yol açtý. Türkiyenin millî kahramanýnýn tabutu, 16 kasýmda Dolmabahçe Sarayýnda hazýrlanan katafalka konuldu ve halkýn ziyaretine açýldý. Sonsuz acýlar çinde kývranan halk, kurtarýcýsý olan Atasýna saygýsýný, bir insan seli þeklinde hýçkýrýklar ve gözyaþlarýyla dile getirdi.
19 Kasýmda kýlýnan cenaze namazýndan sonra Ulu Önderin tabutu 12 general tarafýndan top arabasýna alýnarak önce Zafer torpidosuna sonra Yavuz zýrhlýsýna aktarýldý. Büyük Önderin naaþýný 101 tane top atýþý ile selâmlayan Yavuz, þerefli emaneti Ýzmitte özel trene aktardý. Yol boyunca halkýn gözyaþlarýyla uðurladýðý tren, 20 Kasým günü Ankara garýnda yeni Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü ve hükümet erkâný tarafýndan törenle karþýlandý. Ankara, kaderini deðiþtiren ebedî þefini, 101 tane top atýþýyla selâmladý. Atatürkün tabutu Türkiye Büyük Millet Meclisinde hazýrlanan katafalka konuldu. Silâh arkadaþlarý, general, subay ve askerlerin tazim nöbeti tuttuklarý katafalkýn önünden baþta Cumhurbaþkaný olmak üzere, Ankaralýlar saygýyla geçtiler. Atatürkün naaþý 21 Kasýmda görkemli bir törenle, Etnograya Müzesinde hazýrlanan, geçici kabire yerleþtirildi. Törende görülen manzara çarpýcýydý. Atatürk yedi düvele karþý milli baðýmsýzlýk bayraðýný dalgalandýrmýþ, sömürgecilere karþý savaþmýþ, esir milletlerin ümidi haline gelmiþti. Þimdi ise, millî baðýmsýzlýk ve çaðdaþlaþma önderinin tabutunun arkasýnda, dünyanýn dört bir tarafýndan gelen temsilciler yer almýþlardý. Bunlar arasýnda faþistlar, demokratlar, naziler ve komünistler yanyana saygý yürüyüþüne katýlmýþlardý. Sonu gelmez acýlar içinde kývranan Türk halký ise, her kesimi ile kahramanýnýn tabutunu, hýçkýrýk ve gözyaþlarýyla istirahatgâhýna uðurlamaktaydý
Türk halkýnýn bu derin acýsýný ve ebedi Þefine olan minnet ve baðlýlýðýný, 11 Kasýmda oy birliði ile Cumhurbaþkaný seçilen Ýsmet Ýnönü, 21 Kasým 1938 tarihli bir bildiri ile dile getirdi:
Devletimizin bânisi ve milletimizin fedakâr, sadýk hadimi (hizmet edeni); Ýnsanlýk idealinin mümtaz simasý; Eþsiz kahraman Atatürk; Vatan sana minnettardýr. Bütün ömrünü hizmetine verdiðim Türk milleti ile beraber senin huzununda tâzim ile eðiliyoruz.
Atatürk' ün naaþý Anýtkabir yapýlýncaya dek on beþ sene bu geçici kabirde kaldý. 10 Kasým 1953' te büyük bir merasimle ebedi istirahat yeri olan Anýtabir' e nakledildi.
O, Türk' ün tarihinde ve gönlünde ebediyen yaþayacaktýr.
kaynak:Hayatý ve Eseri PROF. DR. ABDURRAHMAN ÇAYCI